10 Aralık 2010 Cuma

Yılın İlk Karı

Kar... Yılın ilk karı başladı...




Yazları çok sevmeme rağmen doğa olayları arasında en çok sevdiğim ve büyük bir coşkuyla karşıladığım yegane şey kardır. Ertesi sabah işe gidecek olsam da ya da iş yerinde olup da herkesin şimdi nasıl eve gideceğiz nidaları ile karşı karşıya olsam da; karın her türlü eziyetine rağmen yılın ilk karını büyük bir coşkuyla karşılarım. Benim kara karşı olan tutkumu bilen herkes de yağmaya başladığı anda arayıp benim sevincimi paylaşır. Çocuklar gibi şenimdir o an ve aklı olan herkes böylesi bir mutluluktan nasibini almalıdır. Mutluluk bulaşıcıdır çünkü... İstemeseniz bile karşınızdakinin kahkahası yüzünüzü gülümsetir; mutluluğu bir şekilde size bulaşır.


Esasında karı bu kadar seviyor olmasam bana yaptığı eziyetlerden dolayı birçok insan gibi ondan nefret etmem gerekir. Hem de benim kadar eziyetini çekmemiş olmalarına rağmen -doğunun ücra köşelerindeki insanları ayrı tutarak söylüyorum- insanların büyük kısmı kardan o kadar nefret ederler ki bahsederken beyaz kabus derler.


Halbuki çok azının lapa lapa yağan kar sebebiyle kapanan yolda 4,5 saat boyunca mahsur kaldığını ve evine ulaşamadığını tahmin ediyorum. Hatta aniden başlayan bir başka kar macerasında sırıl sıklam olana kadar zincir takmak için uğraştığını ve çok sevdiği süet montunu o karda rezil ettiğini ama yine de 3 saatten önce evine ulaşamadığını tahmin ediyorum. Ya da gecenin 2'sinde yine ani başlayan karın ardından taktığı zinciri kırılan ve yoluna zincirsiz devam etmek durumunda kalan ve bir benzin istasyonuna girmekten son anda kurtululan kişi sayısının epey az olduğunu düşünüyorum. Hatta ileride müstakbel eşi olacak ağrı içerisindeki kişiyi acilen hastaneye yetiştirmek için dışarı çıktıklarında diz boyu kar ile karşılaşan ve taksi bulmak için uğraşan da yok denecek kadar azdır.


Ama ben karı tüm bu yaşadıklarımdan önce sevmiştim ve eski yazılarımdan birinde sevdi mi sonuna kadar seven biri olduğumu söylemiştim. Sırf bir kaç sorun yaşattı bana diye sevmekten vazgeçmem. Ben her çocuk gibi karı çocukluğumda sevdim. "Yaşasın! Kar yağıyor; belki yarın okullar tatil olur." diyerek başlayan sevgim ilerleyen yıllarda saflığı çağrıştıran beyazlığı ve hani kimsenın ayak basmamış olduğu kısımlardaki temizliği, altında ne olduğunun bilinmezliği sebebiyle gizemliliği, tüm çirkinlikleri örterek kente inanılmaz güzel bir çehre kazandırdığı ve bana hissettirdiği tüm duygularla daha da derinleşti. Ama düşünüyorum da 12 yıldan bu yana, yağan o ilk karı benimle aynı coşkuyu paylaşan sevdiğim insanla karşılamıyor olsam acaba bu kadar sever miydim? Ben karı onunla bir başka sevdim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder