14 Ocak 2011 Cuma

Los Angeles'ta Bir Şaşkın

Her hafta mail kutuma düşen bir mail ile birlikte sinirlerim tepeme fırlıyor ve ben o siteye gidip mail listesinden çıkmak için uğraşmak yerine hızlıca; gözüm görmesin dercesine silip atıyor ve bir sonraki maile kadar da genellikle yaşadığım olayı unutuyorum. Ama olmadık yerlerde karşıma çıktığı da olmuyor değil. Çok mu gizemli oldu? O zaman biraz uzun bir yazı olabilir hazır olun.

Geçmiş yazılarımdan birinde, hani şu Las Vegas'ta izlediğim showu anlattığım yazı, kısaca Los Angeles Lakers maçına gideceğimizden ancak benim salaklığım yüzünden kaçırdığımızdan bahsetmiş ve sonrasında anlatırım demiştim; işte olay bu. Sanki biz o maça gidebilmişcesine her hafta bana maçın oynandığı, aynı zamanda Lakers'ın kendi sahası olan Staples Center'dan o haftanın programına ilişkin mail geliyor. Bu da yetmiyor her ayın başında Los Angeles Lakers'ın maç programı geliyor ve ben gelen her maille birlikte salaklığımı tekrar hatırlayıp tekrar tekrar kendime küfürler saydırıyorum. Tamam her şerde bir hayır vardır diye düşünmek istiyorum ama bir hata da sürekli hatırlatılmaz ki insana...

Üniversite yıllarımda neredeyse ligin tamamını yakından takip eder; hatta final maçlarını okuldaki vizelerimle çakışmasına aldırmaksızın kaçırmadan izlerdim. Maçlar Türkiye saatiyle sabaha karşı olduğundan son yıllarda işyerinde pestil kıvamına dönüşmemek adına izleyemez olmuştum. Ancak düşkünlüğüm hiç azalmadı. Geçen sefer Amerika'ya gidişimizde canlı izlemeyi çok istediğim halde NBA finalleri başladığından ve bulunduğumuz şehirde maç olmadığından izleyememiştik. O yüzden bu sefer olmazsa olmazlar listesindeydi.

Amerika seyahatimiz belli olduğu anda yapılacaklar listemin başında yer alanlardan birisi NBA Ligi'nden bir maçı, mümkünse Hidayet Türkoğlu ya da Mehmet Okur gibi Türk oyunculardan birisinin oynadığı takımın bir maçını canlı olarak izlemekti. NBA programını bulunduğumuz şehirler doğrultusunda incelediğimde öyle bir imkanımız olmadığı ortaya çıktı. Ancak ikinci isteğim olan bir Los Angeles Lakers maçı izleyebilecektik. Hatta Los Angeles'ta bulunduğumuz tarihlerde Laker'ın iki ayrı maçı vardı; birisi Toronto Raptors ile 5 Kasım'da diğeri ise Portland Trail Blazers ile 7 Kasım'daydı.

Büyük bir heyecanla maç biletlerinin satışa çıkmasını iki hafta boyunca bekledim. İşyerimde masamdaki takvimde işaretli olan gün geldiğinde hemen bilet satın almak için siteye girdim. İlk tercihim 7 Kasım'daki Portland maçına almaktı; ancak o maç için iyi bir yer bulamadım. Epey bir süre hangi maça alacağm konusunda tereddüt yaşadıktan sonra yerimiz daha iyi olsun diyerek 5 Kasım'daki Raptors maçına biletlerimizi aldım ve tatile ilişkin diğer evraklarımızın arasına bilete ait çıktıyı da yerleştirdim. Gel gelelim ben ilk tercihimi o kadar benimsemişim ki ona bilet aldığıma inanmışım. İnanmak neyse de zaman yaklaşırken insan bir daha kontrol etmez mi? Bu kadar mı güvenir insan kendine? Bu kadar mı güvenir insanın kocası karısına?? Güvendik vesselam.

Seyahatimizin ilk durağı olan Orlando'da geçirdiğimiz 5 gecenin ardından Los Angeles'a vardık. Akşam saatlerinde vardığımız için ilk güne ilişkin bir planımız olmasa da kalan günlerimiz dolu dolu ve her günü planlanmış vaziyette. Planımıza göre 7 Kasım günü maça gideceğiz. :)) Ya da ben öyle sanıyorum.

İlk gün Los Angeles ve civardaki beachleri gezmek üzere yola çıkıyoruz. Redondo Beach, Hermosa Beach, Long Beach, Newport Beach, Laguna Beach, Malibu Beach ve favorim olan Huntington Beach. Böyle bir cümle içerisinde bahsedildiklerine bakmayın, bunlar böyle yan yana dizili değiller. En uzak ikisinin arası yaklaşık 160 km ve şehir içerisindeki trafik düşünüldüğünde yolculuk 3,5 hatta 4 saate yakın sürüyor. Yani tüm günümüzü o beach senin bu beach benim dolaşarak ve her beach'te sörf yapanları kıskanarak izleyerek geçirdik. :)

İşte Favorimiz Huntington Beach'teki sörfçüler


İkinci günü şehir merkezini dolaşmaya ayırdık. Hollywood Yazısı - Hollywood Sign, Ünlüler Kaldırımı - Walk of Fame, Kodak ve Chinese Theatre, Beverly Hills, Rodeo Drive, Sunset Strip gibi yerleri dolaştıktan sonra akşam yemeği yemek üzere bir önceki gün gidip çok beğendiğimiz ve akşamını merak ettiğimiz Huntington Beach'e tekrar gittik. 

Hollywood Sign


Walk of Fame



Beverly Hills


Rodeo Drive


Huntington Beach'te Gün Batımında Müzik Yapan Bir Grup


Burası öylesine güzel bir yer ki insanın içinden hep orada kalmak geliyor. Bir tarafta kendi aralarında müzik yapan bir grup; diğer tarafta muhtemelen bir okul balosuna gitmek üzere buluşmuş bir grup kızlı erkekli kahkahalar atan genç; denizde sörf yapan bir sürü kişi ve iskelede onları izleyen veya fotoğraflamaya çalışan daha fazla kişi :)) iskelenin ucundaki barda yemek yiyen veya bir içki eşliğinde manzaranın keyfini çıkartanlar... Hayat burada sanki hiç bitmiyor. Akşamın 10'unda bile sörf yapan birileri var.

Akşam yemeğimizi yedikten sonra dolaşırken bir barın içerisinden bir gürültü koptu. Dönüp baktığımızda küçük bir televizyondan Los Angeles Lakers - Toronto Raptors maçının izlendiğini gördük ve ben büyük bir sevinç içerisinde hatta hoplaya zıplaya iki gün sonra bizim de orada canlı izleyeceğimizi söyledim. Geceyi noktalayıp da otele gittiğimizde günlük rutin mail kontrolümü yaparken mail kutumda Staples Center'dan gelen bir mail ile işin aslı ortaya çıktı. Mailde Kodak Theatre'daki -ki biz bunun hazırlıklarını gündüz dolaşırken görmüştük- bir etkinlik sebebiyle kapalı olacak yollar belirtilmiş ve yoğun trafik için uyarıda bulunulmuştu. Ben "ne alaka bugünkü etkinlik niye 2 gün sonrayı etkilesin" diye mal mal ekrana bakınırken sevgili kocam olayı çözdü ve ben kendimi yatakta tepinirken buldum. Esasında bar penceresinden gördüğümüz maç bizim olmamız gereken maçmış. :)) Hem de bu maç 108 - 103 Lakers galibiyeti ile sonuçlanmış.

Kalan tatilimizin her gününde defalarca kere söylendim kendime ve hala hatırladıkça Bööööhüüüü şeklinde sızlanıyorum. Hayatımda yakalayabileceğim belki de en büyük NBA izleme fırsatını kendi salaklığıma kaybettim ve her hafta gelen mailler bu salaklığımı hiç unutturmuyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder