14 Haziran 2011 Salı

Heyecanın Doruk Noktası

Heyecan, adrenalin, hız ve bağımlılık yapan tutku Rollercoaster... Kesinlikle büyük bir tutku ile seviyorum. Oysa ki ilk binişimi hatırlıyorum da ne komiktim. Mideme kramplar giriyordu. "Buralara kadar geldim; binmeden dönmem" diyordum ama korkudan da bacaklarım neredeyse titriyordu. Hem de ilk bindiğim Sea World'deki Kraken'dı. Dualar eşliğinde bindiğim ilk seferin ardından koşarak ikinci kez sıraya girdim. Böylelikle bu tutku da başladı ve devamı geldi.

Kraken'ın yakından düzgün fotoğrafını çekmek mümkün değildi; o nedenle fotoğrafı helikopter turu yaptıran bir firmanın sitesinden aldım. Arkada görünen de Journey to Atlantis. Bot ile dolaşılan ve genellikle yüksek bir düşüş ile biten atraksiyonlardan birisi.  

Sea World Kraken

Ama favorim Universal Studios'daki rollercoasterlar. Bunların başında Hulk geliyor. Her gidişimde defalarca hatta peşpeşe 4 kere bindim. Fotoğrafta bir kısmını görebiliyorsunuz. Diğerlerinden farklı olarak Hulk bir geri sayımın ardından kapalı alandan gökyüzüne doğru fırlayarak rampadan çıkıyor. Her seferinde muazzam bir duygu...

Universal Studios Hulk Rollercoaster

Bir diğer favorim 2010 yılında yeni açılan Hollywood Rip Ride Rockit. Muazzam bir şey. İlk gördüğünüzde nasıl yani olduğunuz ama bindiğiniz anda bir dahasını istediğiniz bir eğlence. Enerji dolu. O kadar ki alet binmeniz için durmuyor. :)) Sadece yavaşlıyor; siz hazır bekliyorsunuz; bir öncekiler hızlıca iniyorlar ve siz yürüyen bir bant üzerinde hızlıca yerinizi alıp güvenlik bariyerini kapatıyorsunuz. Hemencecik dinlemek istediğiniz müziği seçiyorsunuz. Size özel kulaklarınızın yanında hoperlörler var; herkes kendi istediği müziği dinliyor. Ayrıca müzikle birlikte ellerinizi daha rahat hareket ettirebilesiniz diye sadece belinizden bağlısınız; omuzlarınız ve elleriniz serbest. Sonra fotoğrafta da rahatlıkla görülen 90 derecelik bir tırmanış başlıyor; ardından hızlıca bir düşüş ve gerisi geliyor. Kesinlikle muhteşem bir deneyim. 

Hollywood Rip Ride Rockit

İki adet rollercoaster'dan oluşan eski adıyla Dueling Dragons ya da yeni adıyla Dragon Challenge. Birisi Ice diğeri Fire. İkisi de farklı tatlara sahip güzellikler. Mavi renkteki ice daha az dönüşlü ve daha sakin; kırmızı renkteki fire ise daha hareketli ve dönüşlü. Binmeye doyamadığımız eğlencenin başta gelenlerinden. Yine resmini çekmek tam mümkün olmadığından yardım alıyorum. :)



Daha net anlayabilmek için aşağıdaki çizime bakabilirsiniz. Her ikisi aynı anda hareket edip rampayı tırmanmaya başlıyorlar ve aynı anda yokuştan aşağı iniyorlar. Böylece yolun yarısında karşılaşıp bir üstteki kare yakalanabiliyor.


Türkiye'de bile artık hemen her büyük lunaparkta bulunan büyük düşüşlerden birisi olan Universal Studios Dr. Doom's Fearfall. Çok klasikleşmiş bir deneyim. Ama parkı yukarıdan görmek için güzel bir yol.  

Universal Studios Dr. Doom's Fearfall

Ya da ona benzer bir nitelikte ama bir hikayeye dayandığı için farklı olan Disney World'deki The Twilight Zone Tower of Terror var. Otel asansörüne binmiş masumane bir gezi yaparken birden asansör kontrolden çıkıyor ve fotoğrafta gördüğünüz boş pencerelerden dışarı sarkmaya başlıyor. Tekrar pencere kapanıyıor siz başka kata hareketleniyorsunuz ve o anda yeni bir pencere açılıyor. Biraz korku biraz seyir. Parkı yüksekten görmek için de güzel bir yol.

Disney World The Twilight Zone Tower of Terror

Bir de iç mekanlarda olanlar var ama onları fotoğraflayamadık. Örneğin The Simpsons Ride, Space Mountain, Harry Potter and the Forbidden Journey, Revenge of the Mummy, Spiderman, MAn in Black, Twister gibi. Hepsinin yeri ayrı.  

Tam olarak rollercoaster kategorisine dahil olmasa da Disney World'deki Big Thunder Mountain Railroad eğlenceli olan küçük atraksiyonlardan birisi. Ufak tefek göründüğüne bakmayın bayağı hız yapıyor ve keyifli.

Disney World Big Thunder Mountain Railroad

Atlantis gibilerden de her parkta bulunuyor. Onlar rollercoaster olarak sayılmasa da onları da seviyoruz. :)) İşte yüksekten düşüşü ile karşınızda Atlantis.

Sea World Journey to Atlantis

Ya da Universal Studios'daki Dudley Do-Right Ripsaw Falls. Sırılsıklam olmanız garanti. :) Eğer siz tam olarak ıslanmamışsanız diğerlerinden kendinizi eksik hissetmeyin diye benim fotoğrafı çektiğim köprünün üzerinde su tabancaları var. :)) 25 cent atarak gelenleri ıslatabiliyorsunuz. Emin olun mutlaka su tabancası ile sizi ıslatmak için hazır bekliyor olacaklar.

Universal Studios Dudley Do-Right Ripsaw Falls

Yaklaşık 7-8 dakikalık sevimli müzikler ve görüntüler eşliğinde yapılan bir bot seyahatinin ardından bir düşüş ile sonlanan Disney World'deki Splash Mountain diğer örneği.

Disney World Splash Mountain

Ama bu aletlere binmek de öyle kolay değil. Her biri için en az 30 dakika sıra beklemeniz gerekiyor. Bazılarında bekleme süresi 1,5 saati bulabiliyor. Onları bir kenara not edip sonra gelmek üzere oradan ayrılıyorsunuz. Bekleme süresinde sizi meşgul etmek için yiyecek ve içecekler hemen her yerde bulunabiliyor. Sıra içerisinde bilimum yerlerde su için musluklar var ve sıkılmanızı önlemek için görsel bir kaç şey etrafa yerleştirilmiş durumda. Ama neticede bekliyorsunuz.

Harry Potter and the Forbidden Journey

Örneğin Harry Potter'da 45 dakikalık bekleme süresi cidden azdı. En aşağı 75 dakika gördüğümüz için daldık hemen. Bu da  bekleme sırasından bir görüntü.

Harry Potter and the Forbidden Journey

Ancak parkın kapanış saatlerine yakın sıra bekleme 10 dakikaya falan iniyor. Bir tek istisnası var. Herhangi bir tatilin olmadığı pazar günleri daha boş oluyor. Genellikle insanlar pazar günleri evde dinlenmeyi tercih ederlermiş. Zaten alışveriş merkezleri olsun; diğer aktiviteler olsun pazar günleri diğer günlere kıyasla çok daha erken saatlerde kapanıyor. 

Gitmek lazım. Mutlaka görmek lazım. Eğlencenin dibine vurmak lazım. Hayatı çocuk gözüyle tekrar yaşamak lazım. Gençliğin tadına tekrar varmak lazım. Tüm sorunları unutup kendini kaybetmek lazım. Yaşadığını hissetmek lazım. İçindeki çocuğu beslemek lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder